Firma Adı | İletişim | Konum | ||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
SEL YAYINCILIK TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ.
Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Cad. No: 17 / Beyoğlu / İSTANBUL / TÜRKİYE
|
İletişim: +90 212 516 9685 |
Salon: 2
Stant: 219A
|
||||||||||||
Ürün Grupları | ||||||||||||||
|
- Firma Hakkında
- Ürünler
- Firma Temsilcilikleri
- Firmanın Markaları
Sel Yayıncılık yayın hayatına 1990 yılında, dönemin ruhuna uygun olarak tüm dünyada ve Türkiye de yaşanan politik ve kültürel çalkantılar, değişim ve dönüşümleri yorumlayan metinleri, politik araştırmaları, gazetecilerin çeviri ve telif kitaplarını yayımlayarak başladı. 90 lı yılların ortasından itibaren esas hedefine; dünya ve Türk edebiyatının seçkin örneklerini ve özgün metinlerini okurla buluşturabilmeye ivme kazandırdı ve bugün 1000 in üzerinde kitapla yoluna devam ediyor. Zamanla yelpazesini edebiyat dışındaki türlerle de zenginleştirerek, Yaşam Kitapları, Mitoloji, Geceyarısı Kitapları, Cinsel Kitaplar ve Tarihe Tanıklık ın yanı sıra DüşünSel ile eleştiri-kuram-düşünce alanındaki kronik yetersizliklerimizin giderilmesine katkı bağlamında hem klasik hem de güncel metinleri dilimize kazandırmaya, KentSel ile her geçen gün daha da önemli hale gelen kentsel haklar, mutenalaştırma ve ortak alanların yok edilmesi karşısında gelişen mücadeleler ve politik yaklaşımlar ile mekân teorisinin önemli örneklerini yayınlamaya, Red Kitaplığı ile kurumsal ve düşünsel statükoyu sarsarak kolektif deneyimi farklılaştıran fikirlerin peşine düşen; geçmişin ve günümüzün özlü metinlerini, manifestolarını, unutturulmuş kavramları ve fikirleri hatırlatmayı dert edinmeye, Kadın Kitaplığı ile her zaman öncelikli olarak önemsediği kadın hakları mücadelesi doğrultusunda feminist kuram, araştırma metodolojileri için kılavuz metinler ve güncel tartışmaları aktarmaya, Queer Düş ün Serisi ile queer teori üzerine Türkçe kaynakların artmasına ve yaşadığımız coğrafyadaki deneyimlerin görünür kılınmasına katkı sunmaya, Sanat Kitaplığı ile hem Batı hem de Türk sanat tarihi çözümlemelerini ve başlıca metinlerini yayımlamaya devam ediyor. Sel 2009 da Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü nü ve öncü kitaplar yayımlamaktaki sürekliliği nedeniyle Memet Fuat Ödülleri-Yılın Yayınevi Ödülü nü, 2010 da Uluslararası Yayıncılar Birliği (International Publishers Association-IPA) Yayınlama Özgürlüğü Özel Ödülü nü, 2014 te ise Kuruluşundan bu yana her zaman bir adım ileriye gitme kararlılığı ve bunu yaparken sadece ve sadece içeriğe değil, aynı zamanda tasarımdan sunuma kadar bütün dinamiklerdeki titizliği ve okuru aldatmamaya yönelik kararlı tavrı; sansüre, baskıya karşı hukuk mücadelesi, cesur yayıncılığı nedeniyle Dünya Kitap Yılın Yayınevi Ödülü nü kazandı. Yürüyüşümüzde yanımızda olan tüm yazarlarımıza, çevirmenlerimize, çalışanlarımıza ve elbette okurlarımıza teşekkürlerimizle... SEL YAYINCILIK
Dans etmek bir çığlığı susturmak mı? Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların sayısı gitgide artar ve Dans Vebası tüm şehri esir alır. Binlerce insan yaşadıkları ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene dek dans eder durur. İntihar Dükkânı nın yazarından, kurgu hikâyelerden çok daha delice bir gerçekliği anlatan masalsı bir roman...
Karanlığın içinde tabelası parıldıyor: İntihar Dükkânı. Hayatın yüküne dayanamayanlar son alışverişlerini yapıyorlar. Zehirler, ipler, tıraş bıçakları ya da daha ilginç intihar yöntemi paketleri... Nesillerdir müşterilerinin son anlarında kullandıkları malzemeleri temin eden bu aile şirketine, bir gün sizin de yolunuz düşebilir. Tabii dengeleri değiştiren bir sürpriz sizden önce bu karanlığı aydınlatmazsa...
Japonya nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken de Osamu Dazai, savaş sonrası Japonya sının boğucu atmosferinin toplumdaki izdüşümünü ve bireyin kalabalıklar karşısında giderek yabancılaşarak insani değerlerini yitirişini aktarmak için teşrih masasına kendini yatırıyor. Gündelik yaşamın acı veren detaylarını ve yıkıcı anların uğultusunu tüm yalınlığıyla kâğıda dökerek yarattığı bu anti-kahramanla, Japonya nın genç aydınlarının Batı ile geleneksel kültür arasındaki sıkışmışlığını resmederek, bireyciliğin ve toplum karşıtlığının salgın gibi yayıldığı bir coğrafyada varoluşçuluk tohumları serpiyor. Duygular hırpalanarak silikleşirken, dünyanın gerçekliğini yitirişini aktaran Dazai, dünyevi hazlar peşinde iyileşmeye çalışırken daha da parçalanan Yozo karakterinde cisimleşen evrensel sancının yansıdığı satırlarla yazın dünyasında ölümsüzleşiyor. Yaşamı intihar girişimleriyle şekillenmiş bir yazardan, ölümün sınır çizgilerine misilleme yapan bir metin...
Eserleri ve duruşuyla dünyanın vicdanı olarak anılmayı hak eden Eduardo Galeano, alternatif tarih yazımının en güzel örneklerinden biri olan Aynalar da, insanlığın görkemli olduğu kadar acı veren serüveninin umut dolu bütün ayrıntılarında soluk aldırarak, hayata bakış açınızı değiştirmeyi vaat ediyor. Yerkürenin bütün coğrafyalarını adımlayarak, fiziki olduğu kadar zihinlerdeki sınırların da ötesine geçip, unutturulmuş ya da öğretilmemiş bambaşka gerçeklikleri hatırlatıyor Galeano. Her şeyin özüne inmeye çalışan minimalist ve nüktedan diliyle, fazladan tek bir kelime kullanmayarak; eski çağlardan günümüze edebi, kültürel ve politik anekdotlarla Neredeyse Evrensel Bir Tarih.
Paris in bir kenar mahallesinde, fahişelerin sersefil çocuklarına bakarak geçimini sağlayan Madam Rosa nın, şefkate ve ilgiye hasret küçük Momo yla kurduğu derin bağın çocuğun gözünden tüm gerçekliğiyle aktarıldığı Onca Yoksulluk Varken, sıcak bir yuva özlemiyle kavrulsa da sokaklara yazgılı olanların hüznünü anlatır. Annesine duyduğu yoğun sevgi ve bağlılığı Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı da dokunaklı biçimde aktaran Romain Gary nin, sözü Momo ya bırakması bu nedenle hiç de şaşırtıcı değildir. Bu sağlam ilişkiden, kendi köklerinden güç alan Gary göçmenler, kâğıtsızlar, firariler, suçlular; olağan şüphelilerle örülü, çetin fakat korunaklı bir dünyanın yüksek seslerinin ortasında atan küçük bir kalbe kulak verir. Yahudi soykırımından sağ kurtulan emekli fahişe Rosa yla göçmen Momo nun hikâyesini, yersizyurtsuzluğu, kuşaklararası uçurumu ve savaş travmalarını tüm yalınlığıyla kurgusunun merkezine alan Gary, sarsıcı olduğu kadar sansasyonel bir romana imza atar. Yaşamı boyunca farklı seslerin ve personaların ardında kalemini sağaltan, Fransız yazınının oyunbaz ismi Romain Gary, sahibine sağladığı uluslararası ünün yanı sıra mevzuatının katılığıyla da nam salmış Goncourt Edebiyat Ödülü ne Cennetin Kökleri yle layık görülmesinin ardından, özgünlüğünü ve yaratıcılığını kaybettiği eleştirisi üzerine bu kez Émile Ajar mahlasıyla yazdığı Onca Yoksulluk Varken le aynı ödülü ikinci kez kazanır ve gizemi ancak yıllar sonra, intiharının ardından çözülen bu oyunla jüriyi, eleştirmen ve okurları şaşkına çevirerek edebiyat tarihine damgasını vurur.
Eğitim ve oy hakkı gibi temel kazanımlardan emek sorunu, kürtaj hakkı, eşit işe eşit ücret mücadelesine evrilen feminist hareket ve düşünce, yalnızca beyaz ve heteroseksüel kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle maruz kaldıkları dezavantajlara başkaldırmanın sınırlarını özellikle kölelik ve sömürgecilik karşıtı hareketlerin de etkisiyle aşarak bugün artık çok farklı düzeylerde tartışılmaktadır. Ancak bu çoğullaşma doğal olarak çeşitli soruları da beraberinde getirmektedir; örneğin farklı coğrafyalardan ve kültürlerden feminist hareketlerin pornografi ve seks işçiliği karşısındaki duruşu nedir? Feminist mücadele iktidar ilişkilerinin mi, biyolojik gerçekliğin mi, ataerkinin mi, kendini kadın olarak tanımlayan herkesin mi, yoksa yüzyıllardır süren kadın hakları savaşında bedenini, ruhunu ve dehasını ortaya koyan tüm insanların mı eseridir? Rosemarie Tong ve Tina Fernandes Botts Feminist Düşünce nin genişletilmiş ve güncellenmiş bu yeni edisyonunda liberal feminizmden radikal feminizme, Marksist ve sosyalist feminizmlerden bakım/özen-odaklı feminizme, psikanalitik feminizmden ekofeminizme, üçüncü dalgaya ve queer feminizmlere uzanan kadın mücadelesinin çok yönlü, çok katmanlı boyutlarını çapraz sorguya ve eleştiriye tabi tutuyor. Feminist mücadelenin kazanımlarından yükselmeye çalıştıkça cam tavan a çarpan kadınlara, ev içi emeğin değeri tartışmasına, kadın ve doğa arasındaki ontolojik bağlara, annelik etiğine, kesişimselliğe uzanan feminist külliyatı, mücadele tüm şiddetiyle sürerken kayda geçiriyor. Suyun çatlağını bulduğu gibi, eril tahakkümün fay hatlarına sızan; gücünü, söylemini ve kararlılığını evden, sokaktan, fabrika ve üniversitelerden yükselen seslerden almayı sürdüren feminist düşünceye dair güncel bir kaynak...
Firmanın kayıtlı temsilcilik bilgisi bulunmamaktadır.
Firmanın kayıtlı marka bilgisi bulunmamaktadır.